Maskeli Balo-Brenda Joyce

Her ay bir kitabı ayın kitabı seçmeye karar verdim,bu ayda açık ara en sevdiğim kitap Maskeli Balo oldu.

Beni Virginia Henley'den beri ilk defa hop oturup hop kalkacak derecede heyecanla bir kitaba bağlayabilen yazar oldu Joyce. Ben çoğunluğun aksine bu kitabı ilk kitaptan daha çok sevdim,çünkü ilk kitapta hep bildiğimiz intikam düşman aileler vs. varken,bu kitabın hikayesi çok başkaydı. Sanki tüm o duyguları elle tutabilecekmişsiniz kadar iyi hissedebiliyorsunuz.

Kitabın bence özeti 297.sayfada verilmiş;
"Hangi kadın bakire olduğunu saklar,hayat kadını gibi davranır ve kendinin olmayan bir çocuğu sahiplenerek adını lekeler ve geleceğini mahvederdi ki?"

Karakterimiz zaten anlaşılacağı gibi aşırı özverili ve alttan alıcıydı,bu kıza yapılan ihanetlere ben çıldırırken bizimki "olsun ben onu seviyorum" "biz yine de kardeşiz" diyordu. Başta ben daha çok seviyorum Trell'i diyordum çünkü kızda sıfır kıskançlık bravo,azize gibi kızdı!
Ama başına gelmeyen kalmadı,yazar hep artık bu da olmaz canım dediğim şeyleri yaptı,iyi de oldu aslında. Tek kelimeyle bayıldım!

Hikaye Elizabeth'in Trell'e daha 10 yaşındayken nasıl aşık olduğuyla başlıyor,ilerleyen yıllarda da bu aşk büyüyerek devam ediyor,ancak Tyrell bir varistir,asil bir kızla evlenmek zorundadır,bu gözardı edilse bile tombul ve neredeyse görünmez olan kitapkolik lizzie'ye asla bakmayacağında herkes hem fikirdir.
Lizzie 16 yaşına geldiğinde artık balolara katılabileceğini düşünen annesi onu da o akşamki Maskeli baloya götürmeye karar verir. Lizzie balo elbiselerini almak için kasabaya indiğinde tam araba çarpacakken Tyrell hayatını ikinci kez kurtarıyor(daha sonra bunun Trell için birşeylerin başlangıcı olduğunu anlayacağız) Lizzie toparlanmaya çalışırken onu eve bırakmayı teklif etse de bunu kabul etmiyor Lizzie.
O gece baloya gittiğinde elbette Tyrell'i arıyor ve onu kendine bakar halde buluyor. En gizli hayalleri gerçek olarak kendini onunla gece yarısı bahçede randevulaşmış buluyor. Ama onu tam bir.... olan olağanüstü güzellikteki kız kardeşi elbisesine içki döktüğünü söyleyerek ondan elbiselerini değiştirerek eve gitmesini istiyor. Bizde enayi bol ya! Kabul ediyor çünkü neymiş maskesini çıkarınca hayal kırıklığına uğrarmış Tyrell...
O gece Anna sanki erkek kalmamış gibi gidiyor Tyrelle birlikte oluyor!
Böyle kardeşe böyle abla işte-.-
Tyrell tabii diyor sen o değilsin o nerde vs. adam dönüp gidecekken bizimkisi bunun üzerine atlıyor,Tyrell'de kendisini iki kere reddedme cesaretinde bulunan kıza sinirle kabul Anna'yı, erkek işte!
Ama tabii normalde insanlar aylarca uğraşırlar olmaz ama şans işte o gece Anna hamile kalıyor...
Ilk kime koşuyor dersiniz Lizzie! Lizzie herşeyi öğrendikten sonra bile Anna'dan nefret falan etmiyor halbuki ben parama acımasam her Anna yazan yeri karalayacağım kalemle. Anna doğurduktan sonra çocuğu rahibelere verecekken,Lizzie çocuğu sahiplenmeye karar veriyor. Ama sonsuza dek halasıyla kırsal yerlerde yaşayamaz,eve dönünce onu bekleyen bir dünya vardır...
Bu kitapta kötüler mutlu oldu maalesef. Bakınız Anna ve zekasını sorguladığım kocası daha Lizzie eve dönmeden evlendiler ve kitap boyunca mutluydular. Tyrell'in nişanlısına da sonlarda bir acıdık,babası desen kılına zarar gelmedi.
Sonuçta böyle keskin ve zorlu kitapları sevenlere ve aslında herkese öneririm...

Share:

2 yorum

  1. Brenda Joyce'un okuduğum en güzel romanıydı. Hala açıp sevdiğim yerlere bakarım ara ara.

    YanıtlaSil
  2. @Gusto
    Açıkcası açıp kitabı karıştıracak yürek yok bende bir kere atlattım bir kere daha kaldırmaz bünyem :D ama katılıyorum bence daha diğerlerini okumasam da ilk kitaba göre favorim :)

    YanıtlaSil