Meleklerin Kanı-Nalini Singh

Başladığımda ilk düşüncem "merhaba sarışın hintli Anita" oldu...
Anita sıkıdır,güçlüdür,yurdum gençleri gibi aktif,dinamik,heyecanlıdır!
Ama ah o duyguları yok mu...!
Yok!
Hakikaten yok...
Anita'da kitap bir türlü ilerlemez,3'de neyse 6'da da odur! Kör düğümdür,tıkanmış lavabodur,dipsiz kuyudur...
Anita'yı okurken adeta duyguya susarım ben. Bu nedenle asla doğru düzgün okuyamadım şu seriyi.
Tüm bunlardan dolayı ilk düşüncem bu olunca biraz hayal kırıklığına uğramıştım.
Neyseki 200 sayfaya kalmadan yanılmaktan ilk defa bu kadar keyif aldım!
Yazar beni arka arkaya şaşırttı. Öncelikle çeşitli kitaplar sonucunda sahip olduğum "melekli kitaplarda incilden kesitler olur,dinsel düşüncelere boğulur." önyargısını kırıp geçti.

Kesinlikle bu konuda endişelenmenize gerek yok. Yazar her ne kadar melek demiş olsa da aslında bunlar;

Ne kadar şirin olmuş!
Peri tozu saçan,kanatları ve özel yetenekleri olan,vampirlerin efendisi ve oldukça çazibeli yaratıklar!



Yeni Bones'lara,Jean-Claude'lara,Barrons'lara merhaba demeye hazırlanabilirsiniz çünkü bu meleklar çok seksi ve onlara aşık olacaksnız!
Özellikle de bir tanesi var ki...
Raphael; yeni book boyfriend'im olmaya aday!
Bir de mavi kanatlı çocuk vardı adını unuttuğum.
Şey bir de en yakın arkadaşı olan avcı.
Ah bir de--
Biri beni durdurmalı!

Beni şaşırtan bir diğer unsur ise sonu oldu
en az Elena kadar şaşırdığımı söylemeden geçemeyeceğim.

 Aslında sonu bir kenera her sayfa şaşırdım,kendimi asla bir Urban Fantasy okuru olarak görmezdim ama bu kitap tüm tabularımı yıktı diyebilirim. Hem aksiyon,hem macera,hem fantastik hem de romantik kitaplardan hoşlanan okuyuculara aynı anda hitap edebilecek gerçekten olağanüstü bir roman olmuş ve kesinlikle beklediğime değmiş diyebilirim ama umarım ikincisi için çok geciktirmez yayınevi...


Bu da yazarımız Nalini Singh yazarın
harlequin yayınlarından çıkmış olan
kitaplarını ayrıca
çeşitli internet sitelerinden ve
eski kitaplar satan sahaflardan bulabilirsiniz
Tüm bunların dışında her bir karakteri ayrı ayrı sevdim diyebilirim,çok gerçek ve aynı zaman da çok da güçlü kişilikleri olan kahramanlardı. O kadar alışmışım ki boyun eğen,sürekli kızaran veya korkan karakterlere Elena'nın kimi zaman delirtse de inatçı halleri bana hızlı bir tedavi oldu! Aynı zamanda korkusuz gibi görünmeye çalışsa da içten içe her insan gibi korkmasıysa hikayeyi okunmaya değer kılan bir başka unsurdu. Ben kahranmanda olsa eşsiz,yenilmez ve en muhteşem denilen sürekli tanrılaştırılan kahramanlardan aşırı derece irite oluyorum. Kim olmaz ki?

Kitaptaki romantizme ise ayrıca bayıldım kesinlikle sıkmayan hatta heyecanlandıran,az ama öz diyebileceğim bir romantizm vardı. Kitabın diğer yönlerini bastırmıyor ancak aynı zaman da benim gibi bir paranormal romance aşığını tatmin de ediyordu. Fantastik kısımlarsa kesinlikle büyük bir hayalgücü içeriyordu eh bir paranormal romance tutkunu daha ne ister?
Aksiyon,macera ve gizem kısımlarıysa genelde oldukça sıkıldığım kısımlar olsa da Meleklerin Kanı'ında su gibi akıyordu.

Ve kesinlikle değinmeden geçemeyeceğim bir başka unsursa yazarın espiri dili olacaktır, hiç kuşkusuz! Sesli sesli güldüğüm ve otobüstekilere rezil olmuşluğum bile oldu okurken. Gerçekten bu özelliği romanı benim gözümde başka bir noktaya taşıdı. Romantik,fantastik,kurgu veya aksiyon yönünden güçlü olan kitaplara sıkça rastlarken size kahkahalar attırtacak romanlar çok nadiren çıkar ve bu romanın o çok nadir olanlardan olduğunu gönül rahatlığıyla dile getirebilirim.


Türkiye edisyonuna şöyle bir bakınca;
Yayınevi şu tarihte çıkacak dedikten sonra çok bekleterek bizi hayal kırıklığına uğratmasıyla birlikte,fiyatın tuzluluğu ve basımın kalitesizliğiyle düşmüş bizlere bir tekme daha attılar...

Bu İngeltere kapağı;çok daha estetik değil mi?
Konusuysa kısaca şöyle (arka kapak):


New York Times çoksatarı yazar Nalini Singh, meleklerin vampirlere hükmettiği, kana susamış yaratıklarla dolu ama bir o kadar da baş döndürücü bir dünyanın kapılarını aralıyor... Ölmeden önce göreceğİnİz son şey, onun gözlerİ olacak...
Vampir avcısı Elena Deveraux, işinde en iyisi olduğunu biliyordu. Ancak yeni görevi için doğru kişi olup olmadığından emin değildi. Üstelik öldürücü bir güzelliğe sahip ve hiçbir ölümlünün kızdırmak istemeyeceği Başmelek Raphael tarafından görevlendirilmişti. Elenanın başarısızlık gibi bir seçeneği yoktu. Görevi imkansız olsa bile. Bu kez peşine düştüğü kişi, yoldan çıkmış bir vampir değil, yoldan çıkmış bir başmelekti. Elena, kendini daha önce benzeri görülmemiş bir cinayetler zincirinin tam ortasında bulacak ve tutkunun tehlikeli uçurumlarına doğru çekilecekti. Bu av onun sonunu getirmese bile, Raphaelin baştan çıkarıcı dokunuşlarına kendini teslim etmesi, Elenanın hayatının en büyük hatası olabilirdi. Çünkü başmelekler, ölümlü oyuncaklarıyla oynarken onları fark etmeden kırabilirdi.

Böylece herhalde bir 4-5 aydır "Ayın Kitabı" olan Maskeli Balo'nun tahtından indiriliş hikayesini okumuş oldunuz. Yeni "Ayın Favorisi"ne merhaba deyin!

Peki Guild Hunter serisi (sanırım ülkemizde Lonca Avcıları olarak çevrildi) Kaç kitaptan oluşuyor?

1-Meleklerin Kanı (Angel's Blood)
2-Archangel's Kiss
3-Archangel's Consort
4-Archangel's Blade
5-Archangel's Storm
6-Archangel's Legion (29 ekimde ABD)


(Ayrıca serinin kısa hikayelerinin bulunduğu mini kitaplarda internette E-book olarak orjinal dilinde satılmakta.)

Share:

7 yorum

  1. Bu kitabı gördüğümde aklıma gelen şey; "Senin yatak 'kankan' olmayacağım." cümlesi oluyor ya :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahaha :D unutmuşum ya ben oraları iyi oldu söylediğin :D

      Sil
  2. Mavi meleğimiz, Elena'nın Bluebell'i: Illium! O meleğe bayılıyorum <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bluebell evet! :D aynen aynen bende bayılıyorum gerçi her karakter ayrı bi' tapılası yahu seçemiyorum :) ama yazar şu bluebell e bir kitap yazsa ne güzel olurdu :D

      Sil
  3. Öf ne severim bu seriyi yeni kitabı çıksa da okusak. Nalini benim top ten yazarlarım arasında.

    YanıtlaSil
  4. aynen Merve keşke şu yazarlar hiç durmadan yemeden içmeden yazsa :D Gerçi benim önümde daha 4 kitap var ama ne ki :D

    YanıtlaSil
  5. Emeğine sağlık güzel bir inceleme olmuş 2.si ne zaman çıkacak biliyor musun?

    YanıtlaSil