Grini Elli Tonu-E L James

Kıskançlık krizlerine,sorunlu geçmişi olan milyoner akıllara zarar bir alfa erkeğe,saf bir kıza,yasaklı ama derinlemesine,tutkulu bir aşka hazır mısınız?
Bu kitaba başlarken çok büyük bir beklentim vardı. Çok sevmeliydim!
Ve evet, bayıldım!

Peki neden?
Kitap çok mu edebi?
Hayır.
Çok mu özgün?
Açık söylemek gerekirse hayır.
Karakterler harika mı?
Yoo hele Ana süzme salak...
Eee o zaman neyini sevdin?
Başlarda "ay,işte çok berbattı nasıl bir yazı boo? Böyle yazar mı olonor? Kadınları aşağılıyorlar! Porno bu! vs.vs." yorumları okuyup kendimi kastım çünkü bazı yorumlara ciddi ciddi katılıyordum mesela yazarın kelime dağarcığı berbat! Hele de bilinçaltı kelimesi! kafayı yedirtti bana bir kelime bu kadar mı yanlış kullanılır? Ve elbette bununla birlikte bir çok kelime daha yanlış kullanılmıştı. Ancak sonradan oturup düşününce her kitabın süslü cümlelere derin felsefik düşüncelere veya olağanüstü kişilik analizleri barındırmak zorunda olmadığını anladım.

Bu kitap aslında konuşulanın aksine bir romantik dram kitabıydı. Önemli olan da sizin tüm bu duyguları ne kadar hissedebildiğinizdi bence...

Kitaba genel olarak olumlu bir eleştiri yapmama karşın kitabın hiç de azımsanamayacak bir "Anti" kitlesinin olduğunu da belirtmeden geçmemekte yarar var diye düşünüyorum hatta öyle ki bu kitle kitabın yasaklanmasına varan taleplerde bulunuyorlar!
Hiç okumamış olan insanlar bile arkasından atıp tutuyor kitabın. Ne yalan söyliyeyim ben de her kitaba ölüp bitmiyorum,ama yasaklandın diye de saçma sapan bir çaba da bulunmuyorum. Okumak bir zevktir tıpkı müzik dinlemek gibi her nefret ettiğin şarkı yasaklansa o-hoo.Bu kitaba bu kadar kafa yorana kadar neler var be insanım...
Sonuçta kitap çok akıcıydı,espiriliydi ve açık söyleyeyim Ana'nın duyguları okura çok iyi yansıtılmıştı. Tüm duygularını hissetim ve anladım.Yani yazar aslında amacına ulaşmış..
Herkesin tartıştığı konuya gelirsek evet,Christian'ın tuhaf cinsel istekleri vardı ama Ana da çoğu kişi gibi bunları tuhaf buluyordu,yaptığından utanıyordu yani aslında o da sen ben -biraz fazla aşık ama- gibi bir insandı  tüm bunlar ayrıntılarıyla vardı kitapta.

Yazar öyle birşey becermiş ki; hiç yanlışlık rahatsızlık hissetmiyorsunuz. Yapılan bir kaç şey alışılmışın dışında olsa da bence öyle vahşet bir şey yok sonuçta. Dediğim gibi asıl amaçlanan bir aşk romanı; zengin,yakışıklı,genç,karizmatik,romantik blah blah bir adamın kalkıp içimizden birine tutulması fantazisi... Entrikalar, dramlar ve ayrılıklarda cabası...
Bir diğer ilgimi çeken iddaa ise "Kadınlar aşağılanıyor!" Söylevi oldu ki bir şeyi eleştirmeden o şeyi önce anlamak gerekir bence bu eleştiriden önce de iki şeyi bilmek gerekirdi; bu kitabı bir kadın yazdı ve neredeyse tüm hayranları kadın! Aslında düpe düz kadınlar için yazılmış bir kitap.
Ayrıca dip not olarak şu da bilinmelidir ki,kitapta açıkça belirtilmiş kişinin tercihine göre erkekler de itaatkar olabiliyor.
Şayet bunları desemde kimi zaman Ana'nın içindeki tanrıçasıyla eş zamanlı olarak içimdeki Müge Anlı ayağa kalkmadı değil! Ancak şunda birleşmekte yarar var,insanların tercihi zevki sana ne be kardeşim!


Ee bu kadar eleştirdin kitap ne anlatıyor peki diyenlere ;
Ana adındaki saftirik kızımız bugüne kadar doğru düzgün hiç bir erkeğe ilgi duymamış kendini kitaplara gömmüştür. Ancak bir gün kaderin oyunuyla milyarder Christian Grey'le tanışınca herşey değişmiştir onu aklından çıkaramıyordur. Ama Christian'ın tuhaf zevkleri vardır o bir kız arkadaş değil bir yatak arkadaşı arıyordur. Üstelik bunun için bir kontratı bile vardır!(Evet doğru duydunuz kontrat) Gitgide ona iyice aşık olan Ana dayanamayarak bu ahlaksız teklifi kabul eder ve bam başka bir dünyaya adım atar ancak daha fazlasını istemektedir. O arkadaşlarının yanında,ailesiyle tanışabilecek geleceği olan bir ilişki istiyordur,ve maalesef Christian'ın bunları veremeyeceğini bile bile artık ona geri dönülmez bir şekilde aşık olmuştur(hiç sormayın) . Biri değişmek zorundadır. Christian değişebilecek midir? Peki ya Ana onun için değişebilecek midir?

Sonu ise buruk ve olması gereken gibi bitti. Hatta iddaalı olacak ama bence başka son düşünülemezdi.

Sonuçta çok severek okuduğum bir kitap daha oldu hem mutlu hem de biraz boşluktayım diyebilirim. Hadi o gerçekten etkilendiğiniz kitaplardan sonra yaşanılan boşluk gibi...
 Herkesin değil ama romantik dramaları seven ve açık görüşlü her okurun demesi gereken bir kitap olduğu görüşündeyim...


Çeviri ise kötüydü bazı şeyler öyle çevirilmiş ki dehşete düştüm. (ama daha kötülerini de gördük kesinlikle) hatta şu meşur tişörtlerden,kahve kupalarına,magnetlere basılan "laters baby" cümlesi hadi kaçtım bebek olarak çevirilmiş ki... Sizce de fazla feminen değil mi? Kitabın isminin Grinin Elli Tonu olmasıysıysa bam başka bir tartışma konusudur...


Şu sıralar film hakları alınan kitabın cast tercihleri de fanları tarafından en çok tartışılan konular arasında Christian için Matt Bomer (sağda) ortakgörüş gibi görüse de Zac Efron,Justin Bieber,Ian somerhalder gibi kel alaka kişilerde konuşulmuyor değil. Hatta Somerhalder baya kaptırmış kendini yavru köpek misali her yerde elinde kitapla fotoğraf çektiriyor...

Seri 3 kitaptan oluşuyor:

1-Grinin Elli Tonu
2-Karanlığın Elli Tonu(15-10-2012)
3-Özgürlüğün Elli Tonu (15-11-2012)

Share:

0 yorum