Eşleşme-Ally Condie


Uzuuuun aradan sonra ne yalan söyleyeyim tertemiz övgülerle dolup taşan bir eleştiriyle bayıla bayıla okuduğum bir kitapla açılış yapmak isterdim ama üzülerek söylemeliyim ki aşağıda okuyacaklarınız bunun yakınından bile geçmeyecek. Benim açımdan oldukça sorunlu bir kitaptı Eşleşme.

Öncelikle şu kitap sayesinde Türkçedeki geçmiş zaman eklerinin, İngilizcede bin bir zorlukla ezberlediğim eylemlerin zamana göre çekimlerinin aslında; ne kadar muhteşem, ne kadar harika, ne kadar tapılası olduğunu anladığımı söylemeden geçemeyeceğim. Yazarın da en kısa zamanda anlaması temennisiyle…

Kitabın benim açımdan en büyük sorunu anlatımda zaman olarak şimdiki zamanın kullanılmasıydı. Kimileri buna alışılabileceğini söylese de benim için maalesef geçerli olamadı. Bu rahatsızlığı yok etmek için her şeyi yaptım hatta bir ara kelimeleri beynimde geçmiş zaman haline getirdim ama olmadı, olamadı. Sırf bu yüzden bile sanırım seri benim için burada sonlanabilir. Bunun dışında kullanılan kimi kelimelerin eski ve şu sıralar kullanılmıyor olması da okumayı güçleştirmiş. Eski kelimelere yer verilmesi iyi midir kötü müdür tartışılır elbette ama bir gerçek var ki kesinlikle okumaya pürüzler katıyor.

Yazarın kurguladığı distopik dünya ise beni bir türlü etkileyemedi. Artık oldukça klişeleşmiş olan devletin halkı koyun sürüsüne çevirme politikası işleniyordu. Kimin kimle olacağı,ne yiyeceği, hangi işte çalışacağı gibi şeylere devletin karar verdiği bir dünya anlatılmış. Bana bir çok yönüyle özellikle Beth Revis’in Evrenin Ötesi adlı kitabını hatırlattı yalnız onu çok daha fazla sevdiğimi hatırlıyorum. Açıkçası sebebi bu kitabı sonra okumuş olmam değil, zaten distopya denilen türde yazılmış kitapların büyük çoğunluğu zaten aynı konu üzerine yoğunlaşmış olur;

Baskıcı halk, bunalmış kahraman, başta bilinmeyen veya korkulan isyancılar, sonra herkes birleşip kahramanımızın önderliğinde kurtarılan dünya veya ülke…

Asıl sorun yazarın bunu satamamış olmasıydı bize. Bir kere distopya denilince kahramanımız gerçekten kahraman olmalı güçlü, sert, yenilmez, inatçı, aktif,dinamik,heyecanlı... Ancak Cassia aksine çok pasif ve yeterinde üzerinde durulmamış zayıf bir kahramandı. Distopya bir kenara ben herhangi bir kitapta en başta insana “vay be!” dedirtecek karakterler ararım. En azından bir yönüyle olsun hayran olmalıyım karakterlere, ve maalesef bırakın hayran olmayı hoşlanacak herhangi bir şey bulamadım kitaptaki hiçbir karakterde.

Tüm bunların dışında kitabın çoğu bölümü bir ders kitabından farklı değildi. Çok fazla bilgiyi, çok sıkıcı bir şekilde sunmuş yazar bize. Çok fazla tekrar etmiş kendini.  Kim bilir belki de serideki ilk kitap olduğundandır.

Eğlenmedim. Hatta kendimi sevmeye zorlamama rağmen bitirmek için okuduğum hissi bir türlü gitmedi.
Heyecan veya merak aradım. Kitab-ı Sevda’nın da dediği gibi belki de aradığım o tutku o ateş yoktu hatta donuktu kitap. Yalnızca verdiği mesajı ve zaman zaman kullandığı betimlemeleri sevdim. Bir de sonu biraz olsun merak uyandırıcıydı.

Hiç mi bir şeyi beğenemedin kitapta derseniz açıkçası kapağa bayıldım! Yayınevi orijinal kapağı kullanmayı tercih etmiş, gayet de doğru bir hareket olmuş bence, zaten kitabı satın almamdaki en büyük etkendi sanırım -ahh hep şu kapaklara kanıyorum- sanatçıyı tebrik ederim hem uyumlu hem de güzel bir kapak hazırlamış. Yalnız insan ABD kapaklarındaki metalik görüntüyü aramıyor da değil…
Bu kitaba olumsuz olduğu kadar olumlu tonlarca eleştiri de yağıyor... Peki siz ne düşünüyorsunuz?

Share:

4 yorum

  1. İlk çıktığında ablam nasıl merak etmişti bunu. Hemen alıp başladı en son gördüğümde çeyreğinde falan bırakmıştı hala da devam etmiyor. Ki kendisi devam etmeden duramaz. Bu açıdan büyük başarı galiba kitap, bu kadar kişide bu duyguları uyandırmak kolay değil :D Sadece bir arkadaşımı gördüm beğenen. En iyisi hiç okumamak, muhtemelen yarım kalacak çünkü :D

    YanıtlaSil
  2. Ahahah! Selin şu yorumdan sonra nasıl cesaret eder de denerim ben bunu. Zaten kız kardeşim okudu. Ve o bile, "Ky için bile çekilmiyor, bıraktım.Götür sat,abla." dedi kaç kere. Bir kaç yorumunu sevdiğim arkadaşın görüşlerini de görünce kitaplıkta en sonlara atmış. Artık elden çıkarmak farz oldu. :D

    YanıtlaSil
  3. @Pınar
    Ben de nasıl bitirdim hala şaşırıyorum cidden saate bakıyorum iki saat geçmiş kitaba bakıyorum 60 sayfa belki olumuşum belki okumamışım. Çok bereketli kitapmış diyebilirim :D 1 hafta dayandı bana :D
    Şimdi bu yorumun üzerine oku desem tuhaf kaçacak ama okuma da demek istemiyorum belki de sen seversin :))
    @Ebru
    Hazır elinde varken yine bir dene belki seversin desem inandırıcı olur mu ? :D Herşey bir kenara insan bazen kimsenin sevmediği şeyleri sevebiliyor hani elinde varsa bir karıştırmadan elden çıkarma derim ama şu da var ki dünyada çok fazla kitap çok az zaman var en seveninin bile "mutlaka okunmalı!" Dediğini zannetmiyorum...

    YanıtlaSil
  4. Ben de beğenmedim tam bir hayal kırıklığıydı harika distopyalardansa buna harcadğım paraya üzüldüm

    YanıtlaSil